-En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
En son okuduğum tek bir kitap yok ancak ben Derviş Zaim’in Rüyet isimli romanını söylemek isterim. Romanı, Şeyh Galib, Spinoza ve Mevlana ile Doğu-Batı üzerinden bir gerginlik, birbirine karşı üstünlük kurmadan her iki tarafın esaslı olduğunu, beslendiklerini anlatıyor. Hikayenin derinleşerek örülmesi, eş zamanlı olması çok işçilikli bir durum. Bir de görüntünün diliyle bu kadar uğraş veren birisinin yazınsal olarak hiçbir şekilde kolaya kaçmaması da takdire şayan!
-Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
“Ama şehvet ne denli ayartıcı hale gelirse gelsin, her şeyini kaybetmiş kadıncağıza karşı ileride pişmanlık duyacağı bir halta karışmamalıydı.” Rüyet (s.136)
-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Tavsiye aldığım da olur ama öyle çok değil. Ben bu kitap tavsiyesi konusunda kişinin kendi yolunu kendi bulması gerektiği düşüncesindeyim. Aslında her okurun bir biçimi var ona göre okuyor. Mesela ben Ursula K. LeGuin dışında pek fantastik okuyamıyorum.
Klasikleri çok erken okuduğum için bazen dönüp yeniden klasik okuyabiliyorum.Ülkeler edebiyatı, tek bir yazarın bütün kitaplarını peşpeşe okumayı severim. W.Faulkner, V.Woolf, V.Nabokov’u bu düzende okumuşumdur. Çok keyifli ve verimli olduğunu söyleyebilirim.
-Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
Olmaz mı! Hasan Ali Toptaş’ın Kuşlar Yasına Gider’i keşke ben yazsaydım…
-Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
İlk ne zaman olduğunu net bilemiyorum, ancak artık kitap olabilir mi dediğimde bu işi bilen birkaç kişiye gönderdim. Bazılarından hiç ses soluk çıkmadı. Sonra bir gün Başar Başarır aradı beni. “Bu öyküler çok güzel. Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bence artık kitap olmalı ve okurla buluşmalı. demişti. Hiç unutmuyorum. Çok sevinmiştim. Fuat Sevimay’ın bu anlamda hakkını ödeyemem. Gönderdiğim öykü dosyasına adeta editörlük yaptı diyebilirim.
-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Yazacağım şeyi önce kafamda planlamalı, kahramanları konuşturmalı, birbirlerine tanıtmalı yani atmosferi kurmalıyım. Yaşamaya başlamalıyım onlarla. Yoksa yazamam. Ancak kurulduktan sonra da ister kalabalıkta olayım, ister yalnız olayım hiç fark etmez. Her yerde, her zaman diliminde yazabilirim.
edebiyathaber.net (16 Ağustos 2019)