Hayatın kalbinde bir yazar: Orhan Kemal | Yusuf Çopur

Eylül 14, 2012

Hayatın kalbinde bir yazar: Orhan Kemal | Yusuf Çopur

Yazmak. Var olmak. Varlığını hissetmek.  Yazmazsam ölürüm diyebilecek kadar yazmakla nefes almak. Yazmak. Hayata tutunmak. Hayatın ellerinden tutmak. Yazmak veresiye umutlar sunmak, hayata. Yazmak, hayal kurmak.  Hayal ve hayat . Yazmak. Susmak. Susarak konuşmak. Yazarlar. Suskunlar. Söylenmişlerin hepsine dair yeni şeyler söylemek. Hayattan damlayan sevgiyi, umudu, kederi, hayali, neşeyi, acıyı; hayatta ne varsa yaşanmış ve yaşanmaya dair, hepsini biriktirip deryalar kurmak. Yazmak. Yaşamak. Orhan Kemal. Yazmakla yaşamanın önüne konulabilecek en güzel isim. Orhan Kemal. Hayat olmak. Hayatın her rengine, rengini katmak.  

Orhan Kemal’in yazdığı her hikâyenin, romanın ya da gazete yazısı zengin olay, duygu ve karakterlerin hayatla olan bağları rengârenktir. Mehmet Nuri Güntekin, Orhan Kemal’in Romanlarında Modernleşme, Birey ve Gündelik Hayatda Orhan Kemal’in eserlerinden hayatımıza akan bu renklerde geziniyor. Büyük bir titizlikle hazırlanan eser, Orhan Kemal’in eserlerinin ruhsal, psikolojik ve sosyolojik haritasını çıkarması anlamında önemli bir çalışma. Toplumun değişimi ve çözülme, Anadolu’daki değişimin topraktaki yansıması, geleneksel yapıda büyük dönüşüm ve çözülme, köyden kente akış, göç ve zıtlıklar, kentte insan kitabın konu başlıklarını oluşturuyor.

Yirmi altı romana, dört büyük, iki yüz kırk küçük hikâyeye, onlarca senaryo, röportaj ve tiyatro eserine imza atan, bu eserlerinde toplumun sosyal sorunlarını yansıtmaya çalışmıştır. Onun eserlerinde, ekonomik meseleler,  sınıf çatışmaları, dini meseleler, kurumsal sorunlar, sosyal ve ideolojik problemler ve siyasal gruplaşmalar ele alınan başlıca sosyal gerçekliklerdir. Mehmet Nuri Güntekin, eserinde bu gerçeklikleri modernleşme, birey ve gündelik hayat ekseninde irdeliyor. 

Köyden kente ilk akış ya da taşranın kendi içinde hareketi

Göç olgusu toplumların sosyokültürel, ekonomik, politik gibi tüm yapısı ile doğrudan ilişkisi olan etkileyici bir olaydır. (Bir yüzleşmedir mi deseydim.) Göç olgusu toplumsal açıdan değerlendirildiğinde, toplumun yeniden bir yapılanma süreci içine girdiği sermaye, emek ve mekânda yeni bir denge kurulduğu ve bunun da evrimsel bir boyut kazandığı görülmektedir: modernleşme. Orhan Kemal gerçekliğinin bu göç ve modernleşme olgusundaki bireyleri anlatırken ki en büyük özelliklerinden biri, bu insanların bütün varoluş koşullarının acımasızlığı, sömürü, ezilme, kent-kır gibi sosyal ilişkiler yumağında onları en “insan” halleriyle ortaya koymasıdır. Bireylerin değişen toplumsal koşullarda çok farklı kişilik özellikleri ortaya koyup, sahip olduğu bütün değerleri, değişime göre nasıl yeniden düzenlediğini rahatlıkla görebiliriz. Konusu, anlatımı ve gerçekliğiyle edebiyatımızda önemli bir yere sahip Bereketli Topraklar Üzerinde her bakımdan bütün bu olguların iç içe geçtiği göç romanlarında ilki olma özelliğini taşımaktadır. Güntekin, eserinde, bu romanı köyden kente göç ve taşranın kendi içinde hareketi olarak değerlendiriyor.

Geleneksel yapıda büyük dönüşüm ve çözülme

Tarihsel olarak Cumhuriyet’ten sonraki ilk dönemleri kapsayan hızlı modernleşme ve dönüşüm 1940’larda çok farklı boyutlar kazanır. Tarımda makineleşme, kırsal nüfusun toprak ilişkileri, kapitalist iç ve dış pazara eklemlenme süreci, sözü edilen bu dönüşüm ve modernleşme dönemlerinin içerisinde yer alır. Anadolu’da küçük bir kentteki olayları ve bunun ardındaki daha büyük çaplı olguya değinen El Kızı, tarihsel olarak da dönüşüm ve değişimin ilk yıllarındaki tepkileri anlamada önemli ipuçları içerir. Yine eser, Orhan Kemal’in kentte çizdiği parçalanmış insan karakteristiği açısından dramatik karşılaşmaların hâkim olduğu bir yapı özelliğine sahiptir.  Mehmet Nuri Güntekin, eserinde bu yapı özelliğinden yola çıkarak El Kızı’nı geleneksel yapıda değişim ve çözülme ekseninde değerlendiriyor. Orhan Kemal’in Romanlarında Modernleşme, Birey ve Gündelik Hayat, Orhan Kemal okurları ve edebiyat araştırmacıları için (tabii ki edebiyatı seven herkes için) önemli, okunası değerli bir kaynak. 

Yusuf Çopur – edebiyathaber.net (14 Eylül 2011)

Paylaş:

Yorum yapın