Yeni nesil yazarlık: Twitter öykücülüğü!

Şubat 8, 2012

Yeni nesil yazarlık: Twitter öykücülüğü!

İçinde bulunduğumuz tüketim toplumu sayesinde, yeni türlerin ortaya çıktı, yeni bir medya düzeni kuruldu. Okurlar artık iPad’lerinden ya da e-okuyucularından okumaya bayılıyorlar. Her yerden kolayca erişilebilen sosyal medya, edebiyat adına yeni bir misyon üstleniyor.

Ünlü komedyen Sean Hill, Twitter‘da açtığı hesapla, Twitter öykücülüğünün öncüsü oldu ve burada yazdığı öykücükleri Very Short Stories: 300 Bite-Size Works of Fiction (Çok Kısa Öyküler: 300 bitlik Kurgular) adında bir kitapta topladı.

Hill, mikro kurguyu deneyen ilk yazar değil. Salman Rushdie ve Daniel Sinker da daha önce Twitter’da tek satırlık bir öykü yazanlardandı.

İşte okumanız için birkaç örnek mikro kurgu:

Mary’le bakkalda tanıştım. Bana gülümsedi ve o anda aşık oldum. Sonra bu tek ayakkabılı kız, kırmızı fularını unuttu.

Alysa ile plajda tanıştım. Onu arabama aldım, kuruladım. Sihirli bacaklar göründüğünde, dikkatimi kaybettim ve onu akvaryuma düşürdüm.

Jack, kız arkadaşının kendisinin taş koleksiyonunu istemediğini söyledi. Yaşlılardı ama akılları başındaydı, sadece birbirlerini dinlemeleri gerektiğini biliyorlar, ne yapmaları gerektiğini söylememe gerek yoktu, söylemedim.

Günlüğünü okudum, sırrını öğrendim. Seni sevdiğimi düşünmüştüm ama artık emin değilim. Ne yapacağımı bilmiyorum çünkü çok insancıl duruyorsun.

Walter, kütüphaneci Jillian’a aşık oldu. Kitaplarını istiflemek için can atıyordu, sayfalarını çevirdi, baktı ama klasikler ve yeni gelenler ayrı raflardaydı.

Ted gemiyi marinadan çıkardı. Betty çok etkilendi. Yatakta da böyle güzel manevralar yapabilmesini umuyordu ama yapamasa bile en azından bir gemisi vardı.

“İtfaiye arabası!” diye bağırdı beş yaşındaki Billy. Annesi ona babasının bir itfaiyeci olduğunu söylemişti. Billy, büyüdüğü zaman babasıyla tanışmak için yangın çıkarmayı düşünüyor.

Tom’a doğum günü hediyesini uzattım. Garip bir durgunluk oldu. “Sen BANA bir şey almadın mı?” diye sordum.
“Unuttum.” dedi. Biz öyle samimi ikizlerden değiliz.

David kaydetmeyi seviyordu. Hayatının her anını belgelerdi. Fotoğraflar, videolar, sesler. Bunların hiçbirini izlemedi. Hatta olaylar olurken bile, izlemedi, sadece kaydetti.

Şşt! Benim… Gelecekten geldim. Korkma, işler yoluna gelecek. Yanlışlıkla hapse gireceksin ama orada hayatının aşkını bulacaksın.

Birbirleri için yaratışmışlardı, aynı apartmanda oturuyorlardı ama hiç tanışmamışlardı. Farklı dünyalarda yaşıyorlardı. Adamınki Facebook, kadınınki Twitter.

Alacakaranlıkta yaptığım yürüyüşleri seviyorum, günün en sevdiğim saatleri onlar. Aydınlıkla karanlık, iyilikle kötülük, sevapla günah arasındaki anlar.

Kaynak: istanbuldasanat.org (08 Şubat 2012)

Paylaş:

Yorum yapın