Yazarın Odası: Nazlı Ayça Özkarahan | Meltem Dağcı

Şubat 3, 2022

Yazarın Odası: Nazlı Ayça Özkarahan | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Nazlı Ayça Özkarahan’ı, eşi Onur Özkarahan ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Bilgisayarını taşıyabildiği her yerde yazar. Evde çalışma odasında, salonda, yatakta, balkonda; yazlıkta sahilde, kafede. Odaklanabildiği, çok fazla bölünmeyeceği her yerde yazabilir. Ortamda sevdiği müzikler çalıyorsa onu daha da tercih eder. Bir defaya mahsus ilginç bir anı hatırlamıyorum ama sık karşılaştığımız bir durum var: Bilgisayar klavyesini on parmak kullandığı için bir yandan yazıp bir yandan kendisinin meşgul olduğunu anlamayıp yanına gelip konuşana da cevap verir, normal konuşur. Sonra bu iki işi aynı anda yaptığı anlaşıldığında hep bir şaşkınlık ve bölmüş olmaktan dolayı mahcubiyet yaşanır.

Eşinizle yazı/ okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Okuduğumuz kitaplardan bizi etkileyen veya diğerinin ilgisini çekebilecek unsurları konuşuruz. Ben eskisi kadar edebiyat kitabı okuyamıyorum. Araştırma, biyografi veya arada bir bilim kurgu. Eskiden Ayça’nın okumaya başladığı kitabı hemen peşinden okumaya çalışırdım ki üzerinde sohbet edebilelim. Ama epeydir hızı o kadar yüksek ki yetişmem mümkün değil. Aslında belki okuduklarımızın çok fazla örtüşmemesi, diğerine anlatacak bir şeylerin çıkması için avantajlı bile olabilir.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

İlk zamanlar öykülerin tamamlanmış taslağını okuyup izlenimlerimi, düşündürüp hissettirdiklerini anlatırdım. Son zamanlarda, özellikle pandemiyle birlikte işlerimize ayırmamız gereken zaman çok arttığı için bunu pek yapamadık. Öykü konusu için ise genelde bir fikir alışverişimiz olmaz pek. Bildiğim kadarıyla özellikle fikir aramaktansa, yaşanan, okunan, izlenen, duyulan herhangi bir şeyden bir anda gelen ilhamla şekilleniyor öyküler.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Belirgin bir ritüeli olduğunu düşünmüyorum. Kulakta veya ortamda güzel müzik, rahat sandalye veya koltuk, kahve veya başka bir sıcak içecek bilgisayarı bir araya gelebildiği sürece yazabilir Ayça.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Aynı anda birkaç kitabı okuduğu için aynı gün içinde bile başka kitapla görünür. Benim için de hangisi bitti, hangisine devam ediyor ayırt etmek zor oluyor genelde ama en son başucunda gördüklerim şöyle,

Tove Ditlevsen – Çocukluk – Kopenhag Üçlemesi (Monokl)

Tatyana Tolstaya – Öte Dünyalar (Yüz Kitap)

Kenzaburo Oe – Kişisel Bir Sorun (Can Yayınları)

Üzgün Kediler Gazeli – Haydar Ergülen (Kırmızı Kedi)

Bir Büyülü Ortamda – Orhan Duru (YKY)

edebiyathaber.net (3 Şubat 2022)

Paylaş:

Yorum yapın