Yazarın Odası: Hande Çiğdemoğlu | Meltem Dağcı

Ağustos 25, 2022

Yazarın Odası: Hande Çiğdemoğlu | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Hande Çiğdemoğlu’nu, annesi Aysel Köymen ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Hande, yanında kalem-defter ya da bilgisayarı varsa her yerde, her durumda yazar. Evde, bahçede, plajda, otobüste, vapurda, kafede, işyerinde olması durumu değiştirmez. Yeter ki çocuklarının iyi ve güvende olduğundan emin olsun. Tutkun derecede düşkündür yavrularına. Bu nedenle, özellikle küçük oğlunu bana emanet edebilmişse yazmak için konfor aramaz. Ancak ev dışında özellikle açık alanlarda daha kolay odaklandığından söz eder.

Bir anıdan bahsetmem gerekirse şunu anlatabilirim. Bende misafir olduğu bir gece, geç saatlerde kahve vermek için yanına gittiğimde onu ağlarken buldum. Telaşlandım. Meğer yazdığı öyküdeki bir karakter için ağlıyormuş. O zaman anladım ki gerçekten dediği gibi bir değil, bin hayatı varmış kızımın.

Kızınızla yazı/ okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Okumayı seven bir çocuktu. O zamanlarda da beğendiği kitaplardan söz etmeyi severdi. Babası da ben de edebiyata düşkün olduğumuzdan onunla kitaplarla ilgili konuşmayı severdik.  Büyüyünce daha sık bir şekilde okuduğumuz kitapların kritiğini yapmaya başladık. Şimdilerde keyifli bir sohbet tadında özellikle kitaptaki karakterleri, duygu durumlarını ve bizde bıraktığı etkiyi konuşuyoruz. Okuyucuya kattıklarıyla ilgili değerlendirme yapıyoruz. Yazma konusunda ise sık sık dilediği zamanı yaratamadığından, dilediği kadar çok yazamadığından, yazması gereken yazıları yetiştirme telaşından söz eder. Bana da gençliğimden kalma bu hevesi sürdürmemi, tekrar yazmaya başlamamı salık verir.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Yazacağı öyküyü ya da yazıyı kafasında tasarlamıştır zaten. Fikir/öneri istemez. Bazen kafasındaki hikâyeyi ya da taslağı kabaca anlatır, heyecanını paylaşır. Öyküsünü kâğıda döktüğünde ise iyi bir okur olduğuma inandığı için son halini önce benimle paylaşır, ön editini yapmamı ister. Ben de elimden geldiğince değerlendirmeye çalışırım. Genellikle temiz çalışır, bazen gözden kaçırdığı imla hataları ya da dilbilgisi sorunları olur, bunlar için onu uyarırım.  Ancak hikâyenin bütünlüğüne konuya ya da karakterlerine müdahale ettirmez. Bu konuda hassastır. Son olarak da yazdığı öykünün bende bıraktığı etkiye önem verir ve tuzak sorular sorar. Bir okuyucu olarak vermek istediği mesajı almış mıyım diye. Zaman zaman da dilimizde eskiden kullanılan kelime veya deyimlerle ilgili sorular sorar.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Kahve/sigara içebileceği ortamları tercih eder. Yazarken mutlaka müzik dinler. Genellikle dünya müziklerinden sözlerini bilmediği şarkıları ya da sözsüz klasik müzik parçalarını seçer. İmkânı varsa ne yazık ki çalışması boyunca çok fazla sigara içer. İstediği ortam yoksa da fazla sorun etmez. Çünkü onun için asıl önemli olan, salt kendiyle kaldığı bu zamanlarda ailesini ihmal etmediğine inanmaktır. Bu konuda ailesi olarak bizlerin de özeleştiri yapması lazım. Sanırım her koşulda çalışabildiğine güvenerek işine gereken zamanı ayırmasına izin vermedik. Hatta belki de bunu bir iş olarak değil bir hobi olarak gördük.

Bu arada Hande yapı itibariyle çok hareketli ve sıkılgan biridir. Yazdığı şey ne kadar akıcı gitse de defalarca oturduğu yerden kalkar, evdeyse evin içinde dolaşır, yer değiştirir. Ancak yazma işini ekseriyetle kafasında yaptığı için bu hareketlilik yazdıklarını etkilemez.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Evinin her yanında okumaya devam ettiği kitapları vardır. Dışarı çıkarken de bunlardan birini yanına mutlaka alır. Tekrar okumak istediği ya da henüz okumadığı klasiklere yeterli zamanı ayıramadığından mustariptir. Yine de çağdaşlarını ve kendi gibi yola yeni çıkmış arkadaşlarının kitaplarını alır, takip ettiği dergiler vardır. Geçtiğimiz ay birlikte bir tatil imkânımız oldu. Bu esnada Zafer Köse Son Ozan, Seray Şahiner Ülker Abla, Latife Tekin Zamansız, Mine Söğüt Başkalarının Tanrısı kitaplarını okudu. Şimdi de elinde Zülfü Livaneli’nin Kaplanın Sırtında kitabını, evinin köşelerinde de okumaya devam ettiği Herman Hesse Doğu Yolculuğu, Üzeyir Karahasanoğlu Geçmişi Beklemek,  Tony Crilly 50 Matematik Fikri ve kitaplarını görüyorum.

edebiyathaber.net (25 Ağustos 2022)

Paylaş:

Yorum yapın