Serap Çakır, David Peace’in “Lanet Takım” adlı kitabı üzerine yazdı

Nisan 11, 2012

Serap Çakır, David Peace’in “Lanet Takım” adlı kitabı üzerine yazdı

Bir acımasız sektör: Futbol

Lanet Takım, David Peace’in usta kalemiyle şekil verdiği İngiltere’nin efsanevi teknik adamı Brian Howard Clough’ın öyküsü. Aynı zamanda acımasız bir sektöre dönüşen futbolun iç hesaplaşmalarına iyi bir örnek…

David Peace, Edebiyat Haber okurlarının yakından tanıdığı bir yazar. Onunla daha önce İşgal Altındaki Şehir romanı aracılığıyla karşılaşmış olmalılar. İngiliz edebiyatının en önemli isimlerinden David Peace’in Tokyo Üçlemesi adını verdiği başyapıtının ikincisiydi İşgal Altındaki Şehir. Geçmişle şimdiki zamanın iç içe geçtiği, çetin bir metinle yoğrulmuş tam bir David Peace üslubuyla yazılmıştı roman.

Lanet Takım ise yazarın 2006 yılında gerçek bir yaşamdan yola çıkarak kaleme aldığı bir Brian Howard Clough öyküsü. Aynı şekilde bu romanda da okuyucuyu çetin bir mücadele bekliyor metin anlamında. Geçmişle geleceğin harmanlandığı, içiçe geçen iki öyküyü birden takip ediyorsunuz. Her iki hikâye de İngiltere’nin efsanevi teknik direktörü Brian Clough’la birlikte akıyor. Bir tanesi Clough’ın Derby County’yi zirveye taşıyan başarı öyküsü, diğeri Leeds United’da sonu hüsranla biten kırk dört günlük teknik direktörlük deneyimi.

Endüstriye dönüşmüş futbol dünyasının sert anlaşmaları, kapitalizmin acımasızlığının da popüler bir örneği olarak gözler önüne seriliyor. Zaten roman Clough’ın futbol oynadığı dönemlerde başına gelen talihsiz bir kazayla başlıyor. Futbol kariyerinin bitmesiyle sonuçlanan bu olayın ardından Clough, aslında çok da mecburi bir biçimde teknik adam rolüne soyunuyor.  “Yanağından aşağıya kan süzülüyor, ter ve gözyaşıyla birlikte, sağ dizin acıyor, acıyor, acıyor ve çığlıkları bastırmak için dişlerini sıkıyorsun, sıkıyorsun, korkuyla savaşmak için… ‘Kahrolası kramponlarını çıkarma’ diyor patron. ‘Belki geri döner.’

Futbol da diğer hemen her sektör gibi sakatlığı affetmiyor aslında. Fabrikada çalışan bir işçiyle, yüksek meblağlar karşılığında, çok ama çok para kazanan bir futbolcu arasından bir fark olmadığını görebiliyorsun. Favori zamanların sakatlandığın anda sona eriyor.

“Bitti. Perde indi. Yirmi dokuz yaşındasın, Middlesbrough ve Sunderland için 274 maçta 251 gol attın. Bir rekor… Sunderland Futbol Kulübü, sakatlığının tazminatı olarak sigortadan 40.000 pound aldı. Sen, genç takımın başından kovulman karşılığında 1.500 pound ve hayatın boyunca unutamayacağın bir ders aldın.”

Nereden bakarsan bak iş kazası

“Sakatlanan futbolcu” olarak habere dönüşen bu olayın tanımı aslında iş kazasından başka bir şey değil. Henüz birkaç gün bile olmadan Cizre’de inşaat işçisi Hasan Aray’ın başına taş düşerek ölmesinden hiç de farklı değil bir futbolcunun yaşadıkları. Son altı ayda 352 emekçinin iş kazaları nedeniyle hayatını kaybetmesinden ve nicesinin, rakamı belli olmayan, saklanan ve açıklanmayan nice emekçinin iş kazaları nedeniyle yaralanmasından farklı değil. Elimizde bulunan en yeni istatistiğe göre ki bu SGK’nın 2009 yılında yaptırdığı bir istatistik. Türkiye’de her gün 176 iş kazası meydana geliyor ve her gün 3 işçi hayatını kaybediyor. 5 kişi ise iş göremez hale geliyor. Tıpkı Brian Howard Clough gibi…

David Peace’in en önemli özelliklerinden biri acıyı çok iyi resmetmesi, pişmanlığı ve iç hesaplaşmaları okuyucuya bire bir yaşatması. Lanet Takım’da da bu hisle sayfalar boyunca ilerliyoruz. Clough’ın zihnindeyken, acımasız olmanın ne anlama geldiğini çok daha iyi kavrıyoruz. “Ona da acımamışlardı” diyoruz içimizden. Takımının her antrenmanında, oyuncularının her sakatlığında, her feshedilen sözleşmede, aynı cümleyi tekrarlarken buluyoruz kendimizi. “Her şey kazanmak için.”

Klasik mücadele hikâyelerinin çok ötesinde anlamlar katmış yazar eserine. Yani siz ne bir kazanma ne de bir kaybediş öyküsü okuyorsunuz Lanet Takım’da. Ama acımasız bir sektörün, kapitalizmin, her dişlisine davrandığı gibi davrandığını görüyorsunuz futbolcularına da, teknik adamlarına da…

İşin içine futbol girince, kitabın dili de olağanüstü erkek egemen bir söyleme dönüşmüş. Sert, küfürlü, bol erkekli, kaslı, içkili… Siz her ne kadar kadınlar da artık futbolun içinde deseniz de bu kitaptan da anladığım üzere, söyleme de sektöre de erkekler egemen hala. David Peace her romanında bu düzene kızgın olduğunu dile getiriyor alttan alta verdiği, kendini hissettirmeden konuşturduğu karakterlerle. Bu kez aracısı Brian Clough olmuş. Bunları da bir dipnot şeklinde söylemeden geçseydim, bu yazı pek bir eksik olurdu galiba.

Lanet Takım’ın 2009 yılında filmi de gösterime girdi. Yönetmenliğini Tom Hooper’ın yaptığı filmde Michael Sheen ‘Clough’ rolünü üstlenmişti. Aşağıda fragmanını da bulabileceğiniz uyarlamanın yanı sıra, önce Sel Yayınları’ndan Kıvanç Koçak’ın çevirisiyle dilimize kazandırılan eseri okumanızı tavsiye ederim. Filmle, kitap arasında oldukça farklılıklar var zira. Kitabı filminden çok ama çok daha keyifli, benden söylemesi…

The Damned United adlı filmin fragmanı

Serap Çakır – edebiyathaber.net (11 Nisan 2012)

Paylaş:

Yorum yapın