Öykü: Karla gelen | Naki Selmanpakoğlu

Mart 18, 2021

Öykü: Karla gelen | Naki Selmanpakoğlu

Kapı zili çaldı, mutfaktayım, pencereden baktım, önce savrulan karı gördüm. Nasıl da sessiz sessiz  başlamış. Sevindim. Bahçe kapısının önünde bir kadın, kucağında büyükçe bir paket bekliyor. Sabahın bu kör saatinde, senin bir şey sipariş ettiğini sandım önce ama şimdiye değin hiç kadın kargocu görmemiştim. Geliyorum diye el ettim camdan, bahçeye çıktım,  kar öyle bir yağıyor ki. Hiç bu kadar büyük tanelisine rastlamadım, lapa lapadan daha büyük. İlk kar diye belki de. Gecikti ya. Birde ağaçların üzerine sakin sakin inişi var ki insan gözlerini alamıyor. Gökyüzü gri bir zar gibi, merak ediyorum onca kar nereden savrulup geliyor. Hani hallaçlar yün atarlar ya, öyle. Birbirine benzemez şekillerde. Çimenlerin üzerine kelebek gibi konuşlarını bir görsen,  ortalık beyaza bulandı birdenbire.  Karlar oynaşarak, çırpınarak mini mini serçeler gibi konuyor ağaçların üstüne. Güneşsiz bir aydınlık var içimde. Beyazın altında, kahverengi, mavi, yeşil ağaçlar öyle misafirperver davranıyorlar ki inanamazsın. Neyse ağzıma maskeyi tutup gittim,  karla gelen kadında maske yok. Orta yaşlarda, kocaman kahverengi gözlü, üzerinde yakası kürklü bir mont ve pantolon olan, gülen, bembeyaz bir kadın. Boynunda rengârenk bir kaşkol… Kucağında bir mandalina kasası. ‘Kuyumcu camekânı’ gibi ışıldıyor. “Buyurun” dedim, bahçe kapısını açtım, bir adım girdi. Yanakları, dudakları pembe ötesi kırmızıya çalmış, kar pamukları kirpiklerinin üzerine yatmış, kadın gözlerini zor açıyor. Başörtüsünden taşan kahverengi saçları beyazlamaya başladı. Bunca kar neredeydi bu güne kadar? Öyle deli deli değil, sakin, huzurlu, ağır yağıyor.  Otur, sohbet et.

– Kasayı uzattı,” Bunu eşinize, beyefendiye getirdim”, dedi.” Eşime mi? Nereden?” “Seferihisar’dan bahçemizden. Kendisi bu cinsi çok sever, Satsuma.” Şaşırdım sabahın dokuz buçuğunda Seferihisar’dan karla birlikte mandalina getiren kadın… Maskesiz. Yakından konuşuyor. Rahat.

“Ta oradan nasıl getirdiniz, niye bu havada zahmet ettiniz” gibi lafları geveleyip durdum ama kadın gözlerini gökyüzüne dikmiş sanki karın çıkış yerini görmeye çalışıyor. Pamuk taneleri elindeki mandalina kasanın üstünü, montunun omuzlarını, başörtüsünü,  saçlarını, kirpiklerini örttü. Bu kadar uzun kirpik mi olur? Aldım kasayı elinden, birkaç adım geri gidip masaya koydum. Bir daha sordum “nasıl geldiniz,” diye. “Trenle” dedi. “Toplu taşıma riskli, trenle geldim. Biraz uzun ama olsun.” “Buyurun girin, eşim de size teşekkür etmek ister” demek zorunda kaldım, hem tren hem kar ne yapayım. “Teşekkür ederim taksi bekliyor”, dedi. Bahçe kapısından arabanın arka tarafını gördüm o zaman.

        ……………………………..

Dinliyor musun? Sen ne diyorsun bu işe? Uyuyor musun yoksa?

Anlamadım bir şey mi sordun?

Dinlemedin mi anlattıklarımı?

Yahu sırtını dönüp oturmuş bir şeyler söylüyorsun ama ne?

Şu yorganı kaldır da dinle. Nerden çıktı bu kadın nasıl yorumluyorsun?

Biraz dinledim. Eee sonra ne oldu?

Sonrası daha ilginç. Kar o kadar irileşti ve yoğunlaştı ki bir ara baktım kadın bir de zarf uzatıyor bana.  “Bu mektubu eşinize verir misiniz?” Deyince dışarı paltosuz çıktığımı fark ettim. İş uzayacak diye düşündüm. Merak ta ettim. “Bir dakika,” deyip içeri girdim sırtıma montumu alıp çıktım. Kar daha da arttı. Tamam, da bu mektup neyin nesi, sana getirmiş.

Enteresan, şimdi uykum açıldı, hay Allah. Kalkayım bari. Geçen sene Bodrum’dan mandalina gelmişti ama bu nerden çıktı şimdi.

Kadın hoşçakalın deyip çıktı, bindi gitti. Kar giderek daha kocaman parçalar halinde yağmaya başladı. Mektup elimde kaldı.

Yahu bırak karı da mektupta ne yazıyormuş okudun mu?

Okuyamadım, onu anlatıyorum işte, uyanmışım.

 Haydaaaa. İki saattir anlattığın… Bu kadar ayrıntılı rüya gören bir başkasını tanımadım, yahu hanım bırak bari biraz uyuyalım.

Bence kalk artık. Saat dokuz buçuk şu perdeleri açalım da güneş girsin… Aaaaa! Kar yağıyor hem de kocama kocaman. Gecikmesinin acısını çıkarır gibi. Kalk, kalk, ben de hemen bir fotoğraf çekeyim.

Kapı mı çaldı ne?

edebiyathaber.net (18 Mart 2021)

Paylaş:

Yorum yapın