Ödüllü festival filmleri baharın son günlerinde ücretsiz ve çevrimiçi

Mayıs 11, 2021

Ödüllü festival filmleri baharın son günlerinde ücretsiz ve çevrimiçi

İstanbul Modern Sinema, çevrimiçi programlarına Bahar Nöbeti ile devam ediyor. 2020’de festivallerde adından söz ettiren, ödüllü, kimi ilk kez izleyiciyle bulaşacak filmlerden bir seçki olarak hazırlanan Bahar Nöbeti, 18-30 Mayıs tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor

İstanbul Modern Sinema, çevrimiçi gösterim programında, baharın son ayına özel bir seçki hazırladı. 2020’de festivallerde adından söz ettiren, ödüllü filmlerden oluşan seçki farklı tarihsel bağlamlarda, farklı karakter ve öyküler üzerinden bazen özlemi duyulan, idealleştirilen bir nostalji, bazen de kendini zorla hatırlatan, silinmeye direnen bir iz olarak “geçmiş” kavramıyla uğraşıyor.

Altın Ayı ödüllü İran filmi

Seçkide geçtiğimiz yıl Berlin’de Altın Ayı kazanan İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un son filmi Şeytan Yoktur, İran’da halen uygulanmaya devam eden idam cezası üzerine dört hikâyeden oluşuyor.

Portre filmleri 

Avrupa sinemasının yetkin yönetmenlerinden Agnieszka Holland’ın gerçek bir şifacının hayatına odaklandığı Şarlatan ve rock müzik tarihinin en eksantrik ve asi figürlerinden Frank Zappa’nın hayatını anlatan Zappa da programda yer alan iki portre film olarak dikkat çekiyor. 

Türkiye’de ilk kez

Yuri adlı bir delikanlının kentsel dönüşüm yüzünden evinin yıkımını engellemeye çalışmasıyla uzaya gitme hayâllerini iç içe işleyen Fransız filmi Gagarine ise Türkiye’de ilk kez izleyiciyle buluşuyor.

Ücretsiz ve çevrimiçi 

İstanbul Modern’in web sitesi üzerinden erişime sunulan filmler, gösterim programında belirtilen tarih-saat aralıklarında yayında kalıyor.

Bahar Nöbeti Programı

GAGARINE, 2020

18-20 Mayıs 2021

Yönetmen: Fanny Liatard, Jérémy Trouilh

Oyuncular: Alseni Bathily, Lyna Khoudri, Jamil McCraven

Adını 1960’ların başında ziyarete gelen Sovyet kozmonotun verdiği, Fransız Komünist Partisi’nin buluşma üssü olan sosyal konut projesi Cité Gagarine için 2019’da yıkılma kararı çıkar. Annesi tarafından terk edilmiş genç Yuri de adını aynı kozmonottan almıştır ve onun gibi uzaya ve astrolojiye tutkundur. Bir yandan artık her yeri dökülen sitesinin yıkılmasını önlemeye çalışır. Uzaydaki yaşam rüyasıyla sosyal gerçek, kişisel ile toplumsal tarihin iç içe geçtiği, yönetmenlerin bu tatlı ve duygusal ilk uzun metrajı geçtiğimiz yıl Cannes’da prömiyerini yaptı. Türkiye’deki ilk gösterimi burada gerçekleşecek.

ŞEYTAN YOKTUR, 2020

20-22 Mayıs 2021

Yönetmen: Mohammad Rasoulof

Oyuncular: Baran Rasoulof, Zhila Shahi, Mohammad Seddighimehr

Mohammad Rasoulof’un filmi bugün dünyada en çok ölüm cezasının uygulandığı bir ülkede (filmin çekildiği 2019 yılında İran’da 225 kişinin ölüm cezası infaz edilmiş) bu sistemin son halkası olan görevlileri merkezine alan dört farklı bölümden oluşuyor. Kendisi de hayatı boyunca film çekmeye yasaklı olan yönetmen bu ceza sisteminin ahlaki boyutunu tartışmıyor, onun yerine sıradan insanların sıradan hayatlarına bakıyor. Birbirinden farklı tonlarda akan öykülerin içe işleyen dramatik etkisinin yanında sinemanın gücünü de kanıtlıyor. İran’da gizlice çekilen film geçen sene Berlin’de Altın Ayı ödülüne layık görüldü.

ŞARLATAN, 2020

22-24 Mayıs 2021

Yönetmen: Agnieszka Holland

Oyuncular: Ivan Trojan, Josef Trojan, Juraj Loj

Film, Jan Mikolášek isimli doğuştan kabiliyetli bir şifacının 1930’lar Çekoslovakya’sındaki gerçek hayatından uyarlanmış. Yetiştirdiği şifalı bitkilerle zengin fakir dinlemeden binlerce hastayı idrarlarına bakarak teşhis koyan ve iyileştiren bir figür. Nazi işgali sırasındaki nüfuzlu Almanlardan komünist memurlara, hatta başbakan Antonín Zápotocký’a kadar. Avrupa sinemasının en etkin isimlerinden, Polonyalı yönetmen Agnieszka Holland, kimilerinin “şarlatan” lakabını yakıştırdığı Mikolášek’in başka bir adama karşı aşkını da katarak hikâyesini daha kırılgan ve karmaşıklaştırıyor. Berlin’de dünya prömiyerini yapan Şarlatan, Çekya’nın Oscar adayı oldu.

ARKADAŞ, 2019

24-26 Mayıs 2021

Yönetmen: Gabriela Cowperthwaite

OyuncularJason Segel, Dakota Johnson, Casey Affleck

Esquire dergisinde yayınlanan ödüllü makaleden uyarlanmış bu filmin kalbinde “arkadaşlık” var. Dane (Jason Segel) üniversite arkadaşları Nicole ve Matthew’a (Dakota Johnson ve Casey Affleck) Nicole’e ölümcül kanser teşhisi konmasının ardından destek olmak ister. Artık iki kızları olan arkadaşlarının yanına taşınır. Önce düzenini değiştirmek gibi başlayan süreç, zamanla Dane’in işini ve ilişkilerini yitirmesine sebep olur. Sıradan bir öyküye sıcak ve tatlı bir nefesle hayat veren film ölümcül hastalık temasını melodrama kaçmadan, karakterlerine derinlik katarak, anlara odaklanarak anlatıyor. Filmin en büyük gücü ise oyunculukları.

ZAPPA, 2020

26-28 Mayıs 2021

Yönetmen: Alex Winter

Amerikan rock müzik tarihinin en eksantrik figürlerinden biri olan Frank Zappa’yı anlatan bu belgesel 1991 Prag’daki konser görüntüleriyle başlar. Zappa, Kadife Devrim’e ilham veren kültürel figürlerden biri olarak oraya davet edilmiştir. İki yıl sonra kansere yenik düşerek 52 yaşında ölecektir. Film az bulunan arşiv görüntüleriyle Zappa’nın çocukluğundan iş ahlâkına, rock yıldızlığından senfoni besteciliğine uzanan yolculuğunu anlatıyor. 1960’larda hippilerden nefret edecek kadar ciddi, psikedelik müzik yaparken uyuşturucu düşmanı olacak kadar aykırı, telif hakları için büyük şirketlere dava açacak kadar cesur bir adam.

BABA, 2020

28-30 Mayıs 2021

Director: Srdan Golubovic

Cast: Goran Bogdan, Boris Isakovic, Nada Sargin

Sırp yönetmen Srdan Golubović’in bu dördüncü uzun metrajı çarpıcı bir sahneyle başlar: bir kadın yanında iki çocuğuyla kocasının çalıştığı fabrikaya gider. Yiyecek alacak parası yoktur ve sonunda kendisini benzinle yakmaya karar vermiştir. Film bir anneyle açılsa da, başrolde baba, Nikola var. Bu intihar girişimi sonrasında sosyal güvenlik tarafından elinden alınan çocuklarının velayetini geri almak için Belgrad’a 300 km yol yürümeye başlar. Amacı yetkililere sesini duyurmak olan Nikola için aç biilaç, bedeninin sınandığı bir yolculuk olacaktır bu. Filmin tereddüt etmediği tek şey gerçekliği. Nikola’nın hikâyesinde romantize edilecek hiçbir şey yok. Baba, kayıtsız ve çürümüş bir toplumun tahrip edici bir tablosu.

edebiyathaber.net (11 Mayıs 2021)

Paylaş:

Yorum yapın