Hasan Sever’den, Paul Auster’a açık mektup

Şubat 3, 2012

Hasan Sever’den, Paul Auster’a açık mektup

Çizer: Alp İz

Sayın Auster,

Başbakanımıza verdiğiniz yanıtı ellerimizi ovarak okuduk; okurken içinde sadist rengi de barındıran bir zevk almadığımızı yazsak, cümlenin tamamını yazmamış oluruz.

Mektubumuz kısa olsun diye uğraşacağız. Malum, yazıyı keşfeden coğrafyadan olduğumuz halda, yazmayı geç fark ettiğimizden, söyleyeceklerimiz birikmiş durumda. Bazen, bir harfi tanımlayabilmek için,  ne yazık ki,  alfabeyi tekrarlamak zaruriyet oluyor.

Sayın Auster,

Biz sizin Mister President’in “kola”yı hangi eliye açtığını bile biliriz. Ne talih ki siz bizim başbakanımızın hiçbir şeyini bilmek zorunda değilsiniz. Bilmiyorsunuz da. Yardımcı olacağız. Basın, başbakanımızın size verdiği yanıtın satır aralarını deşifre etmedi; belki de edemedi, o konuda da yardımcı olacağız.

Sayın Auster,

Başbakanımız size yanıtla aynen şöyle söyledi: “Hapiste yatan gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmiyormuş, Çin’e de gitmiyormuş. Aman! Biz sana çok muhtacız sanki. Gelsen ne olur gelmesen ne olur? Kılıçdaroğlu da bu adama sahip çıkıyor. ‘Onun gördüğünü bazıları görmüyor’ diyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Bu yazar …” Buradaki en önemli “şey,” başbakanımızın “hayır, içerde gazeteci yok!” dememiş olması değil; hatta size, “biz sana çok muhtacız sanki” kabalığını göstermiş olması da değil. Burada gözden kaçan en önemli husus, başbakanımız sizin bir “yazar” olduğunuzu biliyor olmasıdır. Bizce bu, size söylemiş olduğu bütün kırıcı sözleri affettirecek kadar önemli.

Çıtayı niye mi çok alçağa koyuyoruz?

Sayın Auster,

Bir önceki Mister President’inizden şahit oldunuz. Kapitalist sistem, her türlü kurumlaşmayı sağladığı için, artık, yönetici olarak en az bilenleri tercih ediyor; zira sistem çalışıyor, “fanteziye” gerek yok. Fakat bizde durum sizinkiyle aynı değil. Bizde, başından beri, dış kapının dış mandalı makbul sayıldığından, bilene hiç ihtiyaç duyulmadı. Biliyoruz ilginizi çekecek, kısaca açıklamaya çalışacağız. “Dış kapının dış mandalı” Türkçe’nin en güzel deyimlerindendir. Kapı mandalı normalde içte olur ve içeriyi dışarıya karşı koruyan “ilkel” bir kilit sistemidir. Bizde durum tersine, arasıra yağlanan dış kapının dış mandalı, içeriyi dışarıya açmak için vardır. Şimdilerde mandal olarak kim kullanılıyor derseniz? Malum; tümünü yazmayalım.

Sayın Auster,

Sadist rengi de barındıran zevkimize gelince.

Başbakanımızın bütün sorumluluğu bize ait değil. Biz ne kadar çırpınsak da, okyanus üzerinden gelen rüzgarlara karşı koymakta hayli zorlanıyoruz; zira oradaki meltem, bizim buraya geldiğinde kasırga şiddetine ulaşmış oluyor. Siz orada meseleyi kaynağında hallederseniz, inanın, burada çok rahat ve mutlu oluruz.

Sayın Auster,

Sağımız bizde yıllarca “dış mihrak” aradı; alınmadık. Yine dilimizin güzel bir deyimiyle, “kişi, alemi kendi gibi beller,” dedik; geçtik. Fakat, işbu mektupla ilk kez, dış mihrak özlemimizi dile getiriyoruz. Orada, memleketiniz ABD’de, bütün arkadaşlarınızla birlikte, en kısa zamanda dış mandalımızı sökmenizi bekliyoruz. Siz dışı halledin, iç bize ait; ona gücümüz yeter.

Mutlu olun.

Hasan Sever – e-hayalet.net

Paylaş:

Yorum yapın