En son okuduğunuz kitabın adı nedir? İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Bir güne bölünen eş zamanlı okumalarım var. En son Behçet Necatigil’in çevirisiyle Varlık yayınlarından çıkan Knut Hamsun’un Açlık romanını okudum. Hamsun’un anlatmaya çalıştığı ruh, mekan ve yaşanılanlara saklanmadan ilerliyor. Bazen sessizce, bazen de onu neyin karşıladığını bilmeden, utanç-yoksulluk-tutku hallerini derinden hissettiriyor. Hafif iç çekişlerle açlığını, çaresizliğini, tükenmişliğini onurla sunuyor sanki. İçe dönük cümleleriyle şöyle seslenir: “Sessiz sakin, için için bir ağlayıştı bu; gözyaşı akıtmadan, gönülden bir hıçkırış”
İkini kitap, Ayrıntı yayınlarından, Figen Sile Kösebayı’ın çevirisiyle Malte Laurids Brigge’nin Notları… Aslında Can yayınlarından, Behçet Necatigil çevirisini kendime daha uygun buldum diyebilirim. Düşle birlikte içe çekilen dil, tam rengini buluyor ben de. Dönüp baktığım geçmişime, unutuşlarım, kaçışlarıma ya da dağılmak üzere topladıklarıma hitap eden öykülediklerimin içine serpiştirdiğim, şiirsel yanıma da hitap eden başucu kitaplarımdan.
Üçüncü kitap, Samuel Beckett üçlemesi. Kırmızı Kedi Yayınevinden çıkan kitaplar Uğur Ün’ün çevirisiyle basılmış. Molly, Malone, Adlandırılmayan. Hiçlik, ruh ve beden çöküşü, yalnızlık, fiziksel acı gibi kavramlar analtılıyor. Bilinç akışı ve otobiyografi beni hep etkilemiştir. Yazarken gerçekleri yazarak kurgulamayı severim. Adlandırılmayanı okurken zor anlaşılan, anlaşıldıkça merak uyandıran, çözümsüzlüğü kabullenişini, hüzne tutunmanın sanrısını yakaladıkça haz aldığımı söyleyebilirim.
Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?
“Bir yerlerde okumuştum, en karanlık gece bile sonunda yalnız kararmış göğün ışıkları ya da yeryüzünün kendi ışıklarıyla ele verirmiş kendini.” Samuel Beckeet-Adlandırılmayan
“Seni hiçe sayanlar sana karşı geldiklerinde ve çevrendekiler senden vazgeçtiğinde ve güzel fikirlerin yüzünden soyunu tüketmek istediklerinde, seni içinde bir arada tutan bu açık tehlike, seni dağıtarak zararsız kılan şöhretin kurnaz düşmanlığının yanında nedir ki?”
Malte Laurids Brigge’nin Notları-RILKE
“Ölecektim işte; sonbahardı, her şey kış uykusuna gömülüyordu. Ben her çareye başvurmuş, bildiğim her yardım kaynağından faydalanmak istemiştim. Duygulanmış, hep bu düşünce üzerinde duruyor, zihnimde yeniden bir kurtuluş ümidi belirdikçe fıslıtıyla itiraz ediyordum.”
Knut Hamsun-Açlık
Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Kitap alırken ruh halim çok değişken aslında. Önceden almak için kararlaştırdığım bir kitap yerine, önümde aniden beliriveren, beni ismiyle, yazarıyla, kapağıyla etkileyen başka bir kitaba yönelebilirim. Benim yazarımsa eğer, tüm kitaplarına sahip olmayı tercih ederim. Dergiler, online edebiyat siteleri kitap araştırırken yardım aldığım noktalar. Ya da atölye çalışmalarına katıldığım değerli edebiyat hocam, çoğu zaman kütüphanemi yenilememi sağlayan doğru kitaplara yönlendirmiştir beni.
Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
Virgina Woolf– Dalgalar Bir tür şiir/roman
Maksim Gorki– Ana Umut ve başkaldırı
Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Defterlerin içine usul usul, ama coşkulu yazılan şiirlerle başladım yazmaya. Denemeler ve öykülere taşarken sözcüklerim, sadeliğe kaçtım. Betimlemeler, sıfatlar hala kalemimde… Daha çok yazarken paylaşmaya da açık oldum . Önce eşimle sonra da ikiz kardeşimle hala paylaşırım. Beni en iyi analiz eden, en sert eleştiriyi yapan ikisidir.
Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Daha hava aydınlanmamışken sabahın o gizemli saatlerini seçerim yazmak için. Sessizlikle birlikte yavaş yavaş aydınlanan havanın rengiyle içim de rahat bir nefes alır. Saat sabahın 04:30’u da olsa masama oturmadan önce saçım, kıyafetim düzgün ve tenim güzel kokmalı. Ayrıca müzik beni besleyen bir ses. Klasik müzik dinlerim. Chopin, Shubert, Beethoven v.s. Ve kesinlikle yalnız olmalıyım. Şansıma hep sahile yakın yerlerde oturdum, oturmaktayım. Bazen de sırt çantama doldurduğum yazmaya dair her şeyimle sahile koşarım. Deniz ve dalga sesi duygularıma yön verir, dış seslerden arındırır beni.
Beyhan Özer’in “Öyleyse Masumiyet” adlı öykü kitabı için>>>
edebiyathaber.net (26 Kasım 2021)