Benim versiyonum: İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak

Nisan 1, 2012

Benim versiyonum: İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak

Cansu Yıldırım'ın “İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak ne demektir?” başlıklı yazısından ilham alan yazılar çoğalmaya başladı. Hozep Santuryas'ın yorumu da bunlardan biri.

İngiliz Dili ve Edebiyatı okumak, tabula rasa muamelesi görmektir; Adem ve Havva’nın cennetten kovuluşu gibi dramatik, mitolojik, patolojik bir senaryonun Avrupa tarihini, parlamentolarını, mezhep farklılıklarını, cinselliği sarsmış olduğunu bir an önce kabul etmek zorunda kalmaktır. Antik Yunan’dan beri aynı şeylere gülüp ağladığımızı, sadece tarihin değişik dönemlerinde teknolojinin de yardımıyla bunların sunum şeklinin değişebileceğini kavramaktır; hem sonra gerçek kahramanın prens mi soytarı mı olduğunu tam bilememektir -ki mezuniyete hazırlık niteliği taşır. Bilekteki kurdele ve yakadaki gülhatminin, sonra belki duvardaki armanın giz çözen yanlarına aşina olmaktır. Liyakat madalyasının da tenekecinin eserinin de yeri geldiğinde toplumları sarsabileceğini duymak, sınavda işbu meselelerden sorumlu olmaktır. Belki siyah-beyaz bir sinema uyarlamasına gönderme yapan soruyu kotaramayıp 30 puandan olmaktır evet, ama üstelik zamanı gelince işin cız noktasını sokaktaki adamdan daha iyi anlamaktır ve fakat üşenmeyip olanı biteni anlatmaya da kalkmışsanız vay halinize!

Zamanın Ruhu, 7 kuşak öncemizin Britanyası ile örtüşüyor. İşte tam da bu yüzden referandumlar, kutuplaşma illeti ve baskı konusunda bu kadar keskin saptamalara sahibim. Yoksa müneccim olduğumdan değil!” diye uzun uzadıya haykırmak ve yine de engizisyon mağduru olmaktır. “Frenkçe” konuşabildiğin, yazabildiğin içinse mağduriyeti asla tatmamış ve tatmayacak olan kaymak tabakaya mensup zannedilmektir.En önemlisi de -pahada demeyeceğim ama- getiride hafif, yükte ağır bir unvan olan filolog sözcüğüne halel getirmeden yaşamaktır ki müstehzi bir tonda kullanacağım “Modern Zamanlar” dinamikleri içinde bu öyle pek de kolay bir iş değildir. Mesela İngilizce bile olmayan şu dizeleri soluk alıp vermek kadar istemsizce ilkeleştirmek ve elbette bedelini ödemektir: 

Asıl Adalet

insanlarda tek sıcak kanun 

üzümden şarap yapmaları 

kömürden ateş yapmaları 

öpücüklerden insan yapmalarıdır 

insanlarda tek zorlu kanun 

savaşlarda yoksulluğa karşı 

kendilerini ayakta tutmaları 

ölüme karşı yaşamalarıdır 

insanlarda tek güzel kanun 

suyu ışık yapmaları 

düşü gerçek yapmaları 

düşmanı kardeş yapmalarıdır 

hep var olan kanunlardır bunlar 

bir çocuğun tâ yüreğinden başlar 

yayılır, genişler, uzar gider 

tâ akla kadar

Paul Eluard

Kaynak:  hozepsanturyas.tumblr.com (1 Nisan 2012)

 

Paylaş:

Yorum yapın