Baran Güzel’e 6 soru | Can Öktemer

Ekim 23, 2020

Baran Güzel’e 6 soru | Can Öktemer

En son okuduğunuz kitabın adı nedir?  İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?

En son John Fowles’ın Koleksiyoncu’sunu okudum.  Fowles hiç okumamıştım, ilk kitabıyla başlayıp belli başlı eserlerine bakayım diyordum. En çok Fransız Teğmenin Kadını’nı merak ediyordum özellikle. Ama Koleksiyoncu’yu beklediğim kadar iyi bulmadım. Kitabın ritmi hemen hemen hiç yükselmiyor. Romanın yası failin, diğer yarısı kurbanın ağzından anlatılıyor. İlk bölümde anlatı ve kurgu o kadar sıradan ilerliyor ki neredeyse vasat diyeceğim ama dilimi tutayım. Bir yerden sonra sürekli aynı şeyler tekrar edip duruyor. Hikâye bir değişkenlik, yeni bir çatışma istedikçe yazar girdiği o rahat paralı yoldan sapmamakta direniyor. Romanın ikinci kısmında anlatıcı kurban oluyor bu kez. İlk bölümde anlatılanlar bu kez onun gözünden veriliyor, birkaç farklı nüansla. Neyse. Yazmak bile sıkıcı geldi kitabı. Kesin çok seveni vardır, şamar yemeyeyim. Okuduğuma pişman değilim, belirteyim.

Son okuduğunuz kitapta, en beğendiğiniz cümle ya da alıntı nedir?

Kızı kaçırıp bir mahzene kilitleyen anlatıcının şu tespiti fena değil bence: “Bence, şimdi mutlu görünen birçok insan, paraları ve zamanları olsaydı benim yaptığımı veya benzeri şeyler yapardı. Yani ikiyüzlülük yapacaklarına, kendilerini eğilimlerine bırakırlardı. ‘Güç, insanı yoldan çıkarız,’ derdi hocalarımdan biri. Üstelik Para Güç’tür.”

Bu bana, acaba fakir olduğum için mi namusluyum, diye düşündürttü.

Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?

Bu neredeyse her kitapta değişiyor. Bazen, kütüphanemde okunmamış onlarca kitap arasında gezinip, şunları bitireyim artık ya, diyerek bir tanesini seçiyorum. Bazen edebi zevkine güvendiğim bir arkadaşım Twitter’da övmüşse. Bazen Jaguar yeni kitap basmışsa. Bazen, bunu hâlâ okumadın mı, diye sorduklarında, kendimi acayip ezik hissettiğimde. Bazen de sırf arka kapağını okuyup hasiktir dediğimde seçiyorum okuyacağım kitabı.

Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?

Birçok yazarı kıskanıyorum. Keşke ben yazsaydım dediğim onlarca kitap var. Hepsinin de tarzı birbirinden farklıdır. Bunlar aynı zamanda bana içten içe, asla bu kadar iyisini yazamayacaksın, dedirten kitaplar olur genelde. Hemen birkaç tane sayayım: Franny ve Zoey (Salinger), Kara Kitap (Orhan Pamuk), Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Remarque), Açlık (Hamsun), Gazap Üzümleri (Steinbeck), Aziz Bey Hadisesi (Ayfer Tunç), Normal İnsanlar (Sally Rooney), Doppler (Erlend Loe), Yabancı (Camus), Yüzücü (Cheever)… Daha o kadar yazasım var ki.

Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?

Öykülerimi ilk kız arkadaşıma okuturum. Sonra da yakın zamanda Everest’ten kitabı çıkan, yazar, çevirmen ve editör arkadaşım Emirhan Burak Aydın’a okuturum. Onlardan gelen düzeltilere, eleştirilere göre tekrar çalışırım. Bir öykümün tamamen içime sinerek bitmesi üç aynı falan buluyor. Eskiden kimseye okutmadan dergilere gönderir, reddedilirdim. Belli bir editörlükten geçtikten sonra ufak ufak yayınlanmaya başladılar. İlki Lavivert Öykü ve Şiir Degisi’ndeydi, sonra Askıda Öykü’de Ercan y Yılmaz yayınladı bir öykümü, metni sevdiği için mi beni sevdiği için mi hâlâ netleşmedi bende o konu.  Daha sonra da  Öykülem, Sözcükler ve Notos. Kafkaokur’da uzunca bir öyküyü tefrika etmiştim 12 ay boyunca.

Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?

Bu soruyu görene kadar belli alışkanlıklarım var sanıyordum ama şimdi iyice bir düşününce olmadığını fark ettim. Sessiz ya da gürültülü bir yerde, yalnız ya da arkadaşların yanında, her yerde yazmışım öyküleri. Şuraya bak, bir ritüelim bile yok, anlıyor musun?

Not: Baran Güzel’in Her Kötü Geceden Sonra isimli öykü kitabı Everest Yayınları’ndan yayımlandı.

edebiyathaber.net (23 Ekim 2020)

Paylaş:

Yorum yapın