Varlık’ın dosya konusu: “Yemek Kültürü, Kimlik, Sanat”

Mart 29, 2021

Varlık’ın dosya konusu: “Yemek Kültürü, Kimlik, Sanat”

Varlık Dergisi’nin “Yemek Kültürü, Kimlik ve Sanat” temalı Nisan sayısı yayımlandı.

Derginin editörü Mehmet Erte’nin dosya temasıyla ilgili metni ise şöyle:

Yemek kültürümüz kimliğimizin önemli bir bileşeni. Hatta Levi Strauss, “Bir ulusal mutfak sadece ulusal ekonominin ürünü değil aynı zamanda bir dünya görüşünün de ürünüdür,” diyor. Nisan 2021 sayımızın dosyasını bu bilinçle hazırladık, ancak sanatçılarla, sanat eserleriyle ilişkisini de ihmal edemezdik, böylece başlığımız “Yemek Kültürü, Kimlik, Sanat” oldu. Dosyamızın yazarları Özlem Kumrular, Osman Serim, Deniz Güvensoy, Fatma Berber, Sümeyra Gümrah Teltik, Sevim Gökyıldız.

Özlem Kumrular, “Bizans’ta Pişer, Bize de Düşer: Bizans Manastır Sofralarından Tencerelerimize” başlıklı yazısında bugün yediğimiz yemeklerin yüzyıllar boyunca imparatorluklar, kültürler ve dinler arasındaki mücadeleler sırasında nasıl bir macera yaşadığını anlatıyor: “Keşişlerin νηστεία (nisteía) yani oruç sebebiyle seçeneksizlik içinde geliştirdikleri yiyeceklerin büyük bir kısmı –talihin cilvesiyle– yüzyıllar içinde bu topraklar üzerine yerleşen Türklerin hem günlük yemeklerine, hem de kendi dinlerinin yasakladığı o işret âlemlerinde, meyhanelerde, çilingir sofralarında tüketecekleri mezelere dönüştü.”

“Gastronomi ve Sanat” başlıklı yazısında Osman Serim, “İnsanın temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme ve insanı insan yapan fakat ilk bakışta bir temel yaşam önceliği olmayan sanatın beraberliği, ilk çağlardan beri var mıydı, yoksa bu çok daha sonraları mı oluştu sorusuna cevap arayacağız,” diyor ve bizlere aşçılık faaliyetlerinin nasıl mutfak sanatlarına evrildiğinin öyküsünü anlatırken antik dönemden Rönesans’a, oradan da günümüze uzanıyor.

Deniz Güvensoy, “Göçmenlik ve Yemek Teması Üzerinden Toplumsal Mekânın Yeniden Üretimi” başlıklı yazısında, Deniz Beşer’le birlikte küratörlüğünü üstlendiği, Viyana Müzeler bölgesindeki metro alt geçidinde bir kebap/pizza restoranında gerçekleşen ve yeme ediminin çağdaş sanatta ele alınış biçimleri üzerine odaklanan uluslararası Kunst Kebab sergisini anlatıyor. Viyana’da ‘kokulu’ yiyeceklerin metroda yenmesinin yasaklandığını bildiren afişlerdeki “erişte olayı çözülemedi” gibi “esprili” ifadelerin bazı kimselerin hassasiyetlerini incitmesi üzerine bu serginin düzenlendiğini belirtelim, çünkü “Yemek konusu akla geldiğinde, toplumsal dayanışma, biraradalık, sosyalleşme hatta direniş gibi birçok kavram akla gelebilir. Ayrıca tüketim ilişkileri, beden politikaları, etik, sınıfsal farklılıklar, sömürgecilik, kültürel kimlik, milli aidiyet ve göçmenlik gibi birçok farklı temayla da doğrudan ilişki kurar.”

Fatma Berber, “Dali ve Sürrealist Lezzetler” başlıklı yazısında ünlü ressamın sanat ve yemek arasında kurduğu ilişkiyi günlük yaşamından ayrıntılarla tablolarını bir araya getirerek anlatıyor ve kültür-hafıza ilişkisini tartışıyor. Yemeğin kimlikle ilişkisi varsa Berber soruyor: “Peki sizin tutku ile bağlandığınız kendi iç savaşlarınızda dönüştürdüğünüz yemekler hangileri? Ya da hayattaki tutkunuzu, sınırlarınızı hangi yemek ifade ediyor?”

Sümeyra Gümrah Teltik, “Armonik Lezzetler ve ‘Tournedos Rossini’” başlıklı yazısında hem müziğe hem yemeğe hâkim isimleri hızlıca anıp, bu işin duayeni Gioacchino Rossini’de müzikli bir yemek molası veriyor. Çünkü ünlü müzisyen yemek ve sanat ilişkisinde Leonardo da Vinci’nin İsa’nın Son Akşam Yemeği tablosunun ardından en fazla konuşulan esere imza atmış. Hayır, eseri bir beste değil, yemek: ‘Tournedos Rossini’.

“Sanatçıların damak zevklerini incelerken aslında bir sosyolojiyi, antropolojiyi de incelediğimin farkındaydım,” diyor Sevim Gökyıldız ve “Refik Halid Karay’ın Mutfak Zevkinin Son Günleri Üzerine” başlıklı yazısında, yemeğin kültürel, toplumsal değerini sade ama zengin bir dille bize anlatan önemli yazarımızın bu konudaki metinlerini değerlendiriyor.

İçindekiler:

Dosya: “Yemek Kültürü, Kimlik, Sanat” – Özlem Kumrular, Osman Serim, Deniz Güvensoy, Fatma Berber, Sümeyra Gümrah Teltik, Sevim Gökyıldız

Daha önce yayımlanmamış bir şiiriyle Feyyaz Kayacan

Şairin Hikâyesi / Erol Gökşen

Kitaplarına girmemiş dört hikâyesiyle Oktay Rifat

Yazı: Kısa Filmin Uzun Sözü: Gökalp Gönen’le Söyleşi (İrem Kargıoğlu) – Berna Erkün’ün “Kırsallar”ında (Emre Dirim) – Stephen Jenkinson ile “Bilge Öl” Üzerine Söyleşi (Başak Kutlu Atay) –  Dil İncitir (Yüksel Pazarkaya) – Hastalık Olarak Edebiyat (Alper Çeker) – Eda Emirdağ’la Portre ve Kimlik Üzerine Söyleşi (Hıdır Eligüzel) – Ölümünden 50 Yıl Sonra Köy Enstitülü Şampiyonun Almanya’daki İzleri (Kemal Ateş) – Yeni Şiirler Arasında (Şeref Bilsel) – Yeni Öyküler Arasında (Jale Sancak)

Şiir: Gündüz Vassaf, Osman Hakan A., Didem Gülçin Erdem, Buğra Giritlioğlu, Hasan Ildız, Adem Fatih Kılıç, Uğur Akkaş

Öykü: Barış Acar, Pelin Kıvrak, Hülya Tamzok, Hande Çiğdemoğlu

Desen: Özge Ekmekçioğlu, Fatih Aydoğdu

Varlık Kitaplığı: Salih Bolat ile “Gittikçe Yakın” Üzerine Söyleşi (Kemal Oruç) – “Ürperişler Kitabı” – Osman Serhat Erkekli (Cengiz Kılçer) – Deniz Gündoğan İbrişim ile “Gaflet” Üzerine Söyleşi (Hande Balkız) – “Marion de Lorme” – Victor Hugo (Buse Özlem Bay) – Suzan Nana Tarablus ile “Çek Kayıkçı Balat’a!” Üzerine Söyleşi (Nermin Ketenci) – Altay Ömer Erdoğan ile “Hiçliğin Orta Yerinde” Üzerine Söyleşi (Şirvan Erciyes) – “Hayat Şiirdir” – Ramis Dara (Hüseyin Peker) – Onur Şahin, Emre Polat ve Murat Tenetoğlu ile Söyleşi (Şerif Fatih) – Arda Kıpçak ile “Değişik Bir Şey Yok” Üzerine Söyleşi (Ebru Mocoş) – “Yeni Bilim: Bağlantısallık – Yeni Kültür: Yaşamdaşlık” – Türker Kılıç (Hakan Bora) – Oktay Emre ile “Toplu Oyunlar I” Üzerine Söyleşi (Orhan Emre) – Şiir Günlüğü (Gültekin Emre) – Küresel Haberler (Zeynep Şen) Edebiyattan resme, sinemadan sanat tarihine, çağdaş sanata, felsefeye geniş bir alanda yazılar, söyleşiler yayımlayan Varlık bu ay da Kısa Filmin Uzun Sözü, Şairin Hikâyesi, Yeni Şiirler / Öyküler Arasında, Küresel Haberler köşeleri ve son çıkan kitapların tanıtıldığı Varlık Kitaplığı bölümüyle okurlarıyla buluşuyor.

edebiyathaber.net (29 Mart 2021)

Paylaş:

Yorum yapın