Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çizim yapmaya “başladığım” bir zaman yok, o zaten hep vardı. Önüme kağıt kalem ilk ne zaman konuldu hatırlamıyorum ama işte o an başlamıştım bile. Aslında bu durum hemen hemen hepimiz için geçerlidir. Çocukların çoğu resim yapar ve bundan zevk alır. Ancak büyüdükçe çoğu bırakır. Ben bırakmayanlardanım.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Tabii ki her çizerin yaklaşımı ve hazırlık süreci farklıdır. Ben şöyle bir yol izliyorum; yayınevinin yolladığı metni okurken, kitaptaki karakterler ve mekânlar hakkında zihnimde fikirler belirmeye başlıyor. Anlatı doğrultusunda karakterlerin kimlikleri, kişilikleri nasıldır, alışkanlıkları neler olabilir, ne tür hobileri vardır, hangi hayvanları seviyor olabilir ve ben hikâye bütünlüğünü bozmadan bu tür öğeleri görsellerin içine nasıl yerleştirebilirim diye düşünüyorum. Metni bire bir resimlemek yerine onu destekleyecek çizimler yapmayı seviyorum. Çizdiğim karakter bir çocuksa, aileye evcil bir hayvan da ekliyorum.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Bazen yazarla birbirimizi hiç tanımıyor ve projenin sonuna kadar diyaloğa girmiyoruz. Çizimleri yayınevine gönderdiğimde yayınevi çizimler hakkında yazarla görüşüyor ve geri bildirimi yazar değil yayınevi yapıyor çoğu zaman. Bazı durumlarda ben kitabın çizimine başlamadan önce yazarla görüşmek istiyorum. Yazarken nasıl hayal ettiğini, özellikle görmek istediği bir sahne olup olmadığını soruyorum.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Gözlem yapıyorum, sürekli. İnsanların fiziklerine yansıyan karakter özelliklerini, mimiklerini, jestlerini, hâl ve hareketlerini, oturuşlarını, duruşlarını küçük yaşlarımdan beri gözlemlerim. Yerli ve yabancı çizerleri takip ederim. Çok kitap okurum ve okuduğum her kitabı kafamda çizerim, görsel olarak canlandırırım. Yurtdışına çıktığımda mutlaka kitapçıların çocuk kitabı reyonuna gidip uzun zaman geçiririm, o ülkenin ve çizerlerinin çocuk kitaplarına yaklaşımını anlamaya çalışırım.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Yayınevi, çizeceğim kitabın metnini bana gönderiyor. Metni okuyup kafamda şekillendirmeye başlıyorum. Bu aşamada eğer yazarla diyaloğumuz varsa kitap ve çizimler hakkında fikir alış verişinde bulunuyoruz. Çizimleri editöre gönderiyorum, gerekirse düzeltmeleri yapıyorum ve editörün son onayından geçince yayınevine dijital olarak yolluyorum. Ama işte bu kısım her ne kadar bir cümle ile yazılıp geçilse de aslında en zorlu kısım. Bazen çiziyorum, çiziyorum olmuyor, çizimleri beğenmiyor ve buruşturup atıyorum, yeniden başlıyorum. Her kitabın belirli bir zamanda bitirilip teslim edilmesi gerektiğinden bu süreci doğru yönetmem gerekiyor. Yayınevine teslim ettikten sonra grafiker arkadaş sayfa düzenlemesini, metin ve resim yerleştirmelerini yapıyor. Editörün son kontrollerinin ardından matbaa süreci başlıyor. Baskı tamamlandıktan sonra kitap raflarda yerini alıyor ve okuyucunun beğenisine sunuluyor. Okur eğer kitabı beğenirse, kitaba emek verenler açısından bu mutluluğun tarifi de, bedeli de yok.
edebiyathaber.net (6 Şubat 2021)